Page 46 - Nurettin Çarmıklı Babama Söz Verdim
P. 46
bir oyundu. Köylerden Ardahan’a alışverişe, birşeyler
satmaya gelen köylülerin kaşı gözü bembeyaz olurdu.
Donardı. Bıyıklarından buz parçaları sarkardı.
Kışın köylüler, Ardahan çarşısına kızaklarla gelirler-
di. O kızaklara çok özenirdik. Kızakları atlar çekerdi.
Kızak, at arabası gibi değildir. Yazın atların ve eşekle-
rin nal sesleri, taşa toprağa basarken çıkardıkları sesler
uzaktan duyulur ama karda seslerini ancak iyice yaklaş-
tıklarında duyarsınız. O karda kışta, köylerden kızakla-
rıyla Ardahan’a gelen köylülerin en büyük korkusu kurt
olurdu. Yolda aç kurtların saldırısına uğramaktan kor-
kar, bu yüzden kızaklarına ve atların boynuna çıngırak
takarlardı. Kızakların ayaklarından yalnızca hafif bir hı-
şırtı çıkar ama kızak ilerledikçe çıngıraklar “çak çak”
diye ses çıkarır, yakınlarda kurt murt varsa bu sesi du-
yar kaçardı.
Çıngırak, bütün Anadolu’da kurtlara karşı bir önlem
olarak kullanılır. Sanırım Yaşar Kemal’in bir romanın-
da vardı; Çukurova’da da köylüler, sürülerine dadanan
kurtları yakalar ama onu öldürmez, boyunlarına bir çın-
gırak takar salarlarmış. Boynunda çıngırak olan kurt bir
daha asla sürüye yaklaşamaz, çıngırağın sesinden kö-
pekler ve koyunlar onun geldiğini duyarlarmış. Çıngı-
raklı kurtlar, çıngırağın sesi yüzünden hiçbir avı yakala-
yamaz, zamanla açlıktan kıvrana kıvrana ölürlermiş.
Sesten bütün hayvanlar ürker. İşte bizim Ardahan
47
20.12.2005 08:38:51
N-Carmikli.indd 47 20.12.2005 08:38:51
N-Carmikli.indd 47