Page 9 - Nurol Dünyası Dergisi 30
P. 9
Editörden Dergimizin bu sayısında 2018’e aldığı ödüllerle damga
vuran Tümad Madencilik A.Ş.’nin Genel Müdürü
Hasan YÜCEL ile keyifli bir söyleşi yaptık. NUROL’un
madencilik sektöründe yer alması aslında oldukça uzun
yıllar öncesine dayanmaktadır. Silivri Kum Ocağı’nın
1989 yılında kurulmasıyla birlikte İstanbul bölgesi
inşaatlarında kullanılmak üzere farklı kum çeşitleri
bugüne kadar üretilmekteydi.
Hasan Bey ile yaptığımız sohbeti okurken göreceğiniz
gibi kendisi 2011 yılında Nurol’un altın ve gümüş maden
üretim alanında yatırım yapma kararı doğrultusunda
göreve başladı. İlginç olan ise üniversiteyi bitirdiğinde
genç ve hevesli bir mühendis olarak Sayın Nurettin
ÇARMIKLI’nın yanına gelip Silivri kum ocağında
çalışmak isteğine “askerliğini yap ondan sonra gel” cevabını alınca yolunun bambaşka bir şekilde devam
etmesidir. Belki de o gün işe girmiş olsa kendini farklı alanlarda geliştirme fırsatı bulamayacak ve belki de
NUROL altın madenciliği alanına girmeyecekti.
Hazır fırsat bulmuşken, yeraltı zenginlikleri hakkında kısa kısa bilgilerimizi tazeleyelim istiyorum;
• Madenlerin keşfi, taş devrinin sonlarına doğru ateşin bulunmasıyla gerçekleşmiştir. İnsanlık tarihine
bakıldığında ilk defa işlenen ve kullanılan metaller ise bakırla birlikte altın olmuştur. Altın, çoğu
metalden farklı olarak oksitlenmeye karşı gösterdiği direnç nedeniyle paslanmadığı, havadan ve sudan
etkilenmediği, asla yok olmadan varlığını sürdürebildiği için tarih boyunca en kıymetli metallerden
biri sayılmıştır. Bütün bunlar nedeniyle altın birçok eski kültürde de ölümsüzlüğün ve gücün simgesi
olarak kabul edilmiştir. Bir başka önemli özelliği ise saf haldeyken çok yumuşak olmasından dolayı
kolayca biçim verilebiliyor olmasıdır ki silah ve ev eşyası, heykel, süs ve takı yapımında insanların altın
ve gümüş kullanmayı tercih etmelerine yol açmıştır.
• Kimya dersinden hatırlayacağımız üzere altın simgesi AU olup Latince “parlak şafak” anlamındaki
aurum’dan gelmektedir.
• İnsanlık tarihi boyunca, Anadolu’da çok sayıda ve gelişmiş uygarlıkların ortaya çıkmış olmasının
sebebi tarıma elverişli topraklar olduğu kadar iklimi ve yeraltı kaynaklarının zenginliğiydi. M.Ö.
1650’li yıllarda Anadolu’ya göç etmiş Hitit’lerin başkenti Hattuşa’da (Çorum-Boğazkale) çok daha
öncesi yıllara tarihlenen büyük miktarda altın takı ve süs eşyaları bulunmuştur. Kral I. Hattuşili kentin
zenginliğini bir yazıtta şöyle anlatmaktadır; “gümüş ve altının ne sonu vardı, ne başı …”
• Zenginliğiyle ünlü bir başka Anadolu kralı ise her tuttuğu altın olan Frigya Kralı Midas’tır. Efsane
şöyledir;
Sanat, eğlence ve şarap Tanrısı Dionysos ve alayı Frigya dolaylarında oradan oraya dolaşırken, yaşlı
Silenos, yorulur bir ağaç gölgesinde uyuyakalır. Bulanlar alay edip aşağılayarak Kral Midas’a getirirler.
Midas, Silenos’u on gün krallar gibi ağırlar ve Dionysos’a götürür. Tanrı çok memnun olur ve Midas’a “dile
benden ne dilersen” der.
Midas; “Her tuttuğum altın olsun” der. Dionysos bu dileği yerine getirir.
Kral mutlu ve çok sevinçlidir. Akşam olur, büyük bir iştahla sofraya oturur. Evet her tuttuğu altın olmaktadır.
Ekmeği, yemeği hatta sevmek için sarıldığı güzel kızı da... Ne yapacağını bilemeyen Kral çok pişman olur
ve isteğinin yanlışlığını anlar. Tanrıdan, dileğini geri almasını ister. Bu şekilde yaşamına devam edebilmesi
imkansızdır. Tanrı, Paktolos ırmağında yıkanmasını söyler.
Midas, Paktolos Irmağı’nda yıkanır, dileğinden kurtulur, ırmağın kumları bir anda altın haline gelir. Irmağın
kıyısında yer alan SARDES kenti, ırmaktan topladığı altınla zengin olur. Dünyada ilk parayı basarlar.
“Karun gibi zengin” sözü ise SARDES Kralı Kraisos için söylenmiştir.
2019 yılına girdiğimiz bu günlerde “isteklerimize dikkat edelim, gerçekleşebilirler” diye hatırlatarak,
hepinize tüm dileklerinizin yerine geldiği mutlu bir yıl diliyorum.
Meral SARI CEYLAN
Editör
9
30 SAYI DERGI NUROL TR 01.indd 9 24.03.2019 17:51:24