Page 11 - Nurol Dünyası Dergisi 28
P. 11

İnsanların sosyal bir varlık olarak hayatlarını
                          toplum içinde devam ettirmeleri belli amaçlar ve
                          ihtiyaçlar dahilindedir. Davranışlara yön veren bu
                          ihtiyaçların sırasıyla gerçekleştirilmesi bireylerin
                          ana gayesidir. Çabalarının altında yatan dürtülerin
                          en temel sebebi ise hayatta kalma arzusudur.

                          Temel  ihtiyaçların  başında  gelen  fizyolojik
                          ihtiyaçlar (hava, gıda, su v.b.) yeterli düzeyde       Editörden
                          karşılanabilirse bir üst düzeyde olan ikincil
                          ihtiyaçların giderilmesi düşünülebilir. Bu güvenlik
                          ihtiyacıdır. Madem ki bugün doydum ve yaşıyorum,
                          bunu yarın da sürdürmeliyim düşüncesiyle önce
                          kendini koruma tedbirlerini alır insan. Barınak
                          yapar. Etrafına duvar örer. Sonra biriktirmeye
                          başlar. Yarını için yiyecek, içecek, para saklamaya
                          yönelir.

                          Barınmanın tarihsel gelişimine bakıldığında ilk önce doğada hazır bulunan ortamların yaşam alanına
                          dönüştürülmesiyle olduğu görülür. İnsan içgüdüsel olarak bu ihtiyacını, milyonlarca yıl mağara, kaya
                          sığınağı, kovuk gibi doğal oluşumlarla karşılamıştır. Barınma duygusu, önceleri sadece güvenlik kaygısından
                          kaynaklı korunma amaçlı iken sonraları bireylerin mülkiyet duygusu ve mahremiyetin öne çıkmasıyla çok
                          farklı bir hal almaya başlamıştır.
                          İnsan zekasının gelişimiyle birlikte giderek yaşam alanları kendileri tarafından seçilmeye ve yönetilmeye
                          başlanmıştır.  Yerleşik düzene geçişle beraber konut yapma teknolojisine ulaşılan zamana kadar geçen süre
                          bir milyon yılı aşkındır.

                          Günümüzde ise sosyal etkileşimin sağlanabilmesi açısından konutlar artık sadece barınılacak yerler değil,
                          çevresi ve tüm faaliyetleriyle birlikte özel bir yaşam alanı olarak tasarlanmaktadır.

                          Büyük şehirlerde yaşayan insanların çocuklarını kaygı duymadan yetiştirebilecekleri, onlara mutlu ve huzurlu
                          bir aile ortamı sağlayacak bir yer aramalarının altındaki en önemli sebeplerden biri güvenlik endişesidir.
                          Giderek şehrin karmaşıklığından, kaosundan, çeşitli tehlikelerinden uzaklaşmak istiyor insanlar. Zamanın
                          çok değerli olduğu günümüzde ihtiyaçlarının belli bir alan dahilinde kolayca giderilmesini istiyorlar.

                          Kapalı sitelerde vurgulanan en önemli nokta da zaten satın alınan şeyin yalnızca bir konut olmadığı, bir
                          “yaşam biçimi” olduğudur. Sitelerde yaşayanlar benzer tüketim alışkanlıklarına ve belli bir satın alma
                          gücüne sahip insanlardan oluşmaktadır.
                          Bu siteler, bireylere  çevresinde oluşturulan duvarları, ileri teknolojiye dayalı güvenlik önlemleri, kontrollü
                          giriş-çıkışlar ve özel eğitimli görevlileriyle oluşturdukları atmosfer ile fiziki ve psikolojik olarak ayrıştırılmış
                          bir  ortam sağlamaktadırlar.  Böylece  çevresiyle  birlikte  bir  yaşam biçimini simgeleyen  bu yerleşmelerde
                          yaşayan kişiler kendilerini “seçkin ve ayrıcalıklı“ hissettirmektedirler.

                          Sitelerde  hitap  ettiği kitle  ve  onlar için  kurgulanan  yaşam biçimine bağlı olarak çok farklı  aktiviteler
                          sunulmaktadır. Konut, kullanıcısına çevresindeki spor alanları, kişinin zevk ve uğraşlarına yönelik olarak
                          tasarlanmış mekânları ile birlikte sunulmaktadır.

                          Bu biraz da evdeki özel yaşam alanının genişlemesi gibi bir şey. Sitedeki insanlar bir süre sonra o duvarlarla
                          çevrili bölgeyi kendi evleri gibi görmeye başlıyorlar. Yaşadıkları konut artık 100 ya da 200 metrekare değil
                          bütün bu sitenin kapladığı alanmış gibi geliyor site sakinine. Yani artık o site, özel hayatın kurulduğu küçük
                          evin genişletilmiş bir halini temsil ediyor. Güvenliğin kapısından içeriye girdikleri anda yürüdükleri yol,
                          alışveriş yaptıkları mağaza, kahve içtikleri pastane, spor yaptıkları salon da artık kendi özel hayatlarının bir
                          parçasıymış gibi hissediyorlar bir anlamda.
                          Bu  siteler  bir  yandan  da  o  kaybolmuş  mahalle  yaşantısını  vaadediyor.  Söylemsel  olarak  bu  bir  hayali
                          barındırıyor olsa da o yaşantının hala var olabileceğine dair bir umudun olması, siteleri daha cazip kılıyor.
                          İşte tam da bu nedenle biz, bir dünya markası olan Nurol İnşaat kalitesiyle  İstanbul’da inşa ettiğimiz
                          projelerimizde insanların hayallerine dokunabilmeleri için elimizden geleni yapıyoruz. Nurol Gayrimenkul
                          Yatırım Ortaklığı tarafından hayata geçirilen son projelerimiz Nurol Tower, Nurol Life ve Nurol Park’la ilgili,
                          bu sayımızda yer verdiğimiz sayfalarda dolaşırken belki siz de hayallerinize dokunabilirsiniz...
                                                                                                Meral SARI CEYLAN
                                                                                                       Editör



         28 SAYI DERGI NUROL TR 01.indd   11                                                                                20.07.2017   22:37:30
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16